Romana yapılan eleştiriden, 'roman, olumlu karakterleri
anlatır, doğru ilişkilerden söz eder' anlamı çıkmasın. Roman insanı anlatmalı. Bir davranıştan öz edildiğinde o davranışın
nedenleri üzerinde de durulabilmeli. Örneğin, bir kadın iş yerinde bedenini
kullanmak zorunda kalıyorsa bu durum onun namussuzluğu olarak görülüp
kapatılmamalı. Karaktersiz insan yoktur. İnsanı bu duruma sürükleyen koşullar
vardı. Önemli olan insanın bu bütün içerisinde görerek anlatabilmekte… "Şu
adam, babasını bile dövecek kadar karaktersizdir" dediğinizde aslında bir
sürü hikâye ortaya çıkar. Hiç kimse dünyaya babasını dövecek karakterle gelmez.
Kadın, bedenini kullandırarak makam sahibi oluyor dediğinizde de durum aynıdır.
Her belirlemenin altında incelenmesi gereken yaşantılar yer alır. Bu
yapılmadığında insan derinlemesine anlatılmış olmayacaktır.
Tekrar romana dönelim. Duru'nun Deniz'den uzaklaşmasının nedeni
Can Manay'dır. Bu yönelişin nedenleri üzerinde iyi durulmamıştır. Manay, kadın elde etme konusunda o kadar
yeteneklidir ki, sevgilisini Duru'nun gözünde küçük düşürmeyi başarır. Öyle ki
Duru artık öfke doludur. Denizden hiç hoşlanmamaya başlamıştır. Hipnoz gibi bir
durum ortaya çıkmıştır. Öfkeli olduğu
bir gün nişanlısı Deniz'i göğsünden ısırır. Dişleri kan içinde kalır. Burada da
abartılı bir anlatım var. Duru adeta delirmiştir. Ne yaptığını bilmez. Deniz,
sakinleştirmeye çalışırken o ısırmaya devam eder. Duru’nun saldırısının arkasında
Deniz'in kendisini kıskanmadığını düşüncesi vardır. Çünkü oda sıradan bir
kadındır. Tam da bu kültürün istediği gibidir. Her kadın kıskanılmayı ister
anlayışı ile büyümüştür. Yani Doğulu bir kadındır. Bedeni dans ederken ruhu bu
kültüre tutsak olmuştur. Kadın sorunun ne olduğunu bilmemektedir.
Gerçekten de kadınlar kıskanılmak mı ister? Hangi kadınlar
kıskanılmayı ve sahiplenilmeyi bu kadar çok istiyor? Sahiplenilmekten ne
anlıyorlar ve neden buna ihtiyaç duyuyorlar? Duru da böyle bir kadındır.
Kendine yeni bir sahip bulmuştur. Eski sahibini artık sevmemeye başlar. Birden
bire ve anlamsız bir şekilde olur bu… Entelektüel sevgilinin yerine,
entelektüel rolü oynayan, kadına değer vermeyen, kadını et yığını gibi gören
birini koymuştur. Deniz'in kokain kullandığı dile getirilse de bu aşırı bir
bağımlılık olarak ele alınmaz. Deniz’in yaptığı
besteler hayranlık uyandırmaktadır. Parmakla gösterilen bir müzisyen olmuştur.
Uyuşturucu bağımlılığı gündelik hayatını aksatacak seviyeye ulaşmamıştır.
Kokain kullandığı için Duru'yu ihmal etmek gibi bir durum söz konusu değildir.
Manay da arada bir kokain alır ancak bunu Deniz'i kokain kullanmaya kışkırtmak
için yapar. Böylece Deniz'i, Duru'nun gözünde değersizleşmeyi başaracaktır.
Olay örgüsü (Romanın bütünündeki örgü) oldukça başarısızdır.
Duru'nun Manay'ı tercih etme sebebi yeteri kadar ayrıntılı ele alınmaz.
Manay'ın konuşarak oluşturduğu basit tuzaklar nasıl oluyor da Duru'yu Deniz'den
uzaklaştırıyor? Bu sürecin sonunda Duru sevgilisini vahşi bir köpek gibi
ısıracak, kendine gelemeyecek hatta hastahanelik olacaktır. İlerleyen günlerde
ise ne yaptığını, kimin koynuna gittiğini anlayamayacaktır. Manay, gizli
güçleri olan biri olsa bunu anlamak daha kolay olabilirdi. Romanda herhangi bir
büyüden söz edilmiyor. Manay’ın aşı psikiyatrist olması mı buna neden oluyor? Ya
da bütün bunlardan Manay’ın büyücü olduğu sonucunu mu çıkarmamız gerekir?
Duru gibi bir kadın,
Manay gibi birine nasıl âşık oluyor? Daha sonra bu adamın evinden kaçmaya,
canını kurtarmaya çalışacaktır. Duru’yu bu duruma sürükleyen nedenler nelerdi?
Sadece kıskanılmamak bu sorunu anlamamız için yeterli midir? Ki Manay, Duru'nun
da olduğu bir ortamda başka bir kadınla düzüşür. (Sevişmiyor, düzüşüyor). Genç
bir kadını, misafirlere aldırmadan evin lavabosunda götürüyor ve onunla ayakta
cinsel ilişkiye giriyor. Duru da bunu fark ediyor. Ortada bir aşk yok. Ne Duru
için var, ne de o kadın için. Aslında Manay'ın hayatında aşk diye bir şey yok,
tutku var, elde etme, becerme çabası var. Deniz daha romantik biri... Her
açıdan romantik biri... Sanat Merkezi açma hayali kuran biri. Can Manay, onun
bu hayalini kullanarak Duru'ya yaklaşıyor. Duru da onun malı olmayı kabul
ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder