Neden Sinen Akyüz, neden İncir Kuşları romanı? Bu romanı ele
almamın nedeni kitabın 33. baskısını yapmış olması. (Son gördüğüm baskı sayısı
bu. Belki daha fazladır.) Bir kitap çok satıyorsa içinde neler olduğu merak
konusu oluyor. Nasıl bir kitap? İnsanlar ne okuyor? Değişimin önemli
araçlarından biri de kitaplardır. Çok satan bir kitap nitelikli bir eserse ne
mutlu onu kitabı okuyanlara… Demek ki insanlar güzel şeyler okuyor, kendilerini
geliştiriyorlar diyebiliriz. Ya değilse… Niteliksiz bir kitap sürekli basılıp
satılıyorsa? Sinan Akyüz'ün romanı için söylemiyorum. Şimdilik bilmiyorum.
Bakacağız. Birlikte düşüneceğiz, tartışacağız.
Kısaca romanın konusunu anlatmaya çalışayım. Romanda üç önemli karakter var. Suada, (On sekiz yaşında) Tarık,
Vukadin… Hepsi aynı konservatuarda,
birbirine yakın yaşlarda… Sude Bosnalı Müslüman bir ailenin kızı. Babası imam. Tarık’ın anne babası ayrı… Baba,
karısını bir öğrencisi ile aldatmış. Hem de eşinin yatak odasında… Kendisi
Boşnaklı Müslümanlardan… Anne (Duşanka) Sırp… Aldatma olayı yüzünden aile
dağılmış… Üçüncü karakter Vukadin… Sırp kökenli… Tarık, annesinin Hristiyan
olan ailesini sevmiyor. Kendisini Müslüman sayıyor. “Çünkü onlar dindar değil,
birçok Sırp gibi ırkçılar” diyor. (s.28) Kendisini babasının ailesine daha
yakın buluyor. Neden? Bu soru önemli.
Tarık’ın babası, yeni sevgilisiyle Almanya’da yaşamaktadır.
(İlerleyen sayfalarda ölecektir. Cenazesini Bosna’ya defnederler. Anne cenaze
törenine katılmaz.) Tarık’ın küçüklüğüne dair bir anı da babasının kendisini
gizlice sünnet ettirmesidir. Hristiyan anne bunu dert etmez ama anneanne ve
dede bu duruma kızar. Karşı tepki olarak torunlarını kiliseye götürerek vaftiz
ettirirler.
Buraya kadar anlatılanlara bakarak, metnin arka planında
Sırplara ve Hristiyanlara karşı negatif, Müslüman Boşnaklara karşı pozitif bir
bakış açısı var diyebiliriz. (Yanlış bir tutum mu? Olabilir.) Düşünce
çalışmaları yapıyoruz. Kızmaca yok… Onca hatalı tutuma karşı neden babanın
ailesi olumlu? Neden bir müzik profesörü olan, Bach’tan hoşlanan, ırkçı
yaklaşımları kabul etmeyen anne Duşanka'nın ailesi olumsuz ele alınmaktadır?
Buradan sanatın anlamına gelmek istiyorum. Sanat, insanı insana anlatabildiği,
halkları birbirine yaklaştırabildiği, gönüllere düşmanlık tohumları ekmediği
oranda sanattır. Siyasetçilerin toplum üzerindeki bölücü yaklaşımlarını
görmeden, halkların birbirine düşman olduğunu söylemek en hafif deyimle
cahilliktir. Devlet ve devletin etrafında toplanan çıkar gruplarıyla, halkı
birbirinden ayırmak gerekir. Filler tepişirken ezilen her zaman çimler yani
halklar olur. Halklar savaş çıkarmaz. İnsanlar bilir ki, zenginin çocuğu savaşa
gitmez, ezilen her zaman halk olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder