Bu Blogda Ara

6 Ekim 2015 Salı

Elif Şafak'ın Ürkütmek İstemediği Katırlar

Pinhan neyi anlatıyor? Kısaca insan olmayı anlatıyor diyelim. Evrensel değerlere dikkat çekme anlamında önemli bir roman… İki başlı (İki cinsiyetli) olmanın da hoşgörü gerektiren bir durum olduğunu dile getiriyor. Daha doğrusu iki başlılığın hayatın her alanında olduğunu söylemeye çalışıyor. Bağnaz bir kültürde, insanın olduğu gibi olma mücadelesinin ne kadar zor olduğundan söz ediyor. Ötekileştirilenlerin yanında saf tutuyor. Mücadeleden vaz geçilmemesi mesajını veriyor. Gidilecek yol ne kadar zor olursa olsun “yola devam” diyor.
Peki, kimler bu iki başlılığı görebiliyor? Roman, bunu dervişlerin ve büyücü kadınların yapabildiğini söyler. Toplumun diğer kesiminden farklı olan bu insanlar, insana ve sevgiye dair hiçbir şeyin suç olmayacağını anlamaya ve anlatmaya çalışır. Pinhan, içinde sevgi varsa bütün ilişkileri, lezbiyen, gay.. her ne varsa, günah olmaktan çıkarır. Farklılıklara, hoşgörüyle yaklaşabilen insanların varlığından söz eder.
Aslında siyasi atmosferi elinde tutan yobaz çevrelerin hiçbir şekilde kabul edemeyeceği şeylerdir bunlar. Roman, bir bakıma demokrasiyle yapmadığımız gelişmeleri dervişlerin, büyücülerin, doğaüstü güçlerin tutumlarıyla yapabileceğimiz mesajını verir. Ya da yitip gitmekte olan demokratik söylemlere bir göndermede bulunur. Üstelik bunu son derece örtük bir şekilde yapar. Açık bir dil kullanmaz.  Arapça, Farsça sözcüklere hikaye, arada bir sis perdesi içinde kalır. Daha çok simgesel anlatım yolunu tercih eder. Roman aslında soyut bir resim gibidir. İçinde cinler, periler, büyücüler olan karmaşık bir tabloyu andırır. Karakterlere doğaüstü güçler yüklenmiştir. Ne var ki Pinhan’ı kurtarmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Pinhan verdiği bütün mücadeleye rağmen hayatını kaybeder. Evrensel değerleri temsil eden Pinhan'ı zehirleyen yılan kimdir? Aslında o bir yılan değildir. Belki de iki başlılığa karşı gelen herkestir. İçinden çıkamadığımız bu kültürdür.
Romandaki tarihsel mekân,  (belki de) oto sansür olarak karşımıza çıkıyor. Örtük anlatımı da bu oto kontrolün bir parçası olarak görmek mümkün… Özgürlük alanı daraldıkça roman yazarları daha çok simgesel anlatımlara doğru yönelecektir. Romandaki tarihi mekân aslında bir kılıftır. Nasıl ki siyasetçiler ileri demokrasiyi faşizme kılıf olarak geçirmişlerse Pinhan da tarihsel mekânları insani değerlerin üzerine kılıf olarak geçirmiştir. Roman bu anlamda ilerici bir anlaşıştan yana tavır takınıyor.
Siyasi taraf tutan, faşizme yandaşlık yapan romanlar da var. Onlar için tarih araç değil, gidilmek istenen amaçtır. İçlerinde taşıdıkları şey, insani değerler değil, yeniden Osmanlı olma arzusudur. Bu ise dünya gerçekleriyle örtüşmeyen hayal ötesi bir yöneliştir. Belki de en büyük hayalperestlik budur. Gerici romanlardaki bu tutumun Pinhan’daki hayalciliğin bile ötesine geçmektedir. Bu aynı zamanda din ve siyasi hipnozla insanların ne hale geldiğinin göstergesidir. Sanatçı da olsa bu değişmemektedir. Üstelik bu romanlar hem sayıca artmış, hem de reklamlar sayesinde çok satmaya başlamıştır.
Pinhan daha açık bir roman olsaydı, nasıl bir tartışma ortamı doğardı bir de ona bakalım. Birçok kültürde, özellikle İslam ülkelerinde cinsel tercihleri ya da yönelimleri farklı olan insanlara hiçbir şekilde hoş görüyle bakılmadığını biliyoruz. Romandaki mesele yalnızca bu da değil... Hayatın özünde iki başlılık, cinsel yönelimden daha önemlidir. Cinsel yönelim aslında bir simge olarak karşımıza çıkar. İki başlılığın diyalektik bir gerçeklik olduğu unutulmamalıdır. Her şeyin karşıtıyla birlikte varolduğu gerçeği hayatın kendisidir. Yani bu bilimsel bir tespittir.
Bilimsellikten uzaklaşılan toplumlarda geçerli tek gözlük, at gözlüğü olur. Erkek egemen toplum, yalnızca erkeklerin üstün olduğu iddiasında bulur. Kadın erkeğin eşiti değildir. “Olmamıştır, olamaz!” diyen siyasetçileri hatırlayın. Bırakın bir bendende çift başlı olmayı, insan, daha kadın erkek olarak bile çift başlı sayılmıyor. Bir dinin mensubu, başka bir dini kendine tehdit olarak algılıyor. Bu yüzden kültürler savaşı çıkıyor. Bu yüzden insanlar barış içinde yaşamayı öğrenemiyor. Faşizm de iki başlılığı kabul etmeyen bu kültürden beslenir. Faşizmin ilkeleri arasında çok kültürlülüğe izin verilmez. Dinci faşistlerin yapmaya çalıştığı şey de budur. Hal böyle olunca, evrensel değerleri benimsemiş roman yazarları için açıkça tavır almak zorlaşmaktadır. Açık tavır, edebiyat alanından dışlanmaya bile neden olabilir. Faşizmden korkan yayıncılar böyle kitapları basmak istemeyecektir. Reklam kuruluşları, kitap evleri aradan çekilecektir. Kapitalizmin fincancı katırlarının ürkütenlerin piyasada tutunma şansı olamaz. Pinhan, bu katırları ürkütmeden diyeceğini diyebilmiş bir romandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder