Yugoslavya nasıl bu hale geldi? Neden iç savaş çıktı? Daha
önce kimse kimseyle kavga etmezken şimdi ne oldu? Mesele yalnızca Hristiyan - Müslüman
çatışması mıdır? Emperyalizm, yenidünya düzeni bölgede nasıl bir oyun oynadı? Dünya çapındaki yeni sömürü düzeninden
halklar nasıl etkileniyor? Petrolün ve silahın sahipleri neden halkları
birbirine düşman etmekte? Yenidünya
düzeni nedir? Kapitalist düzen sosyal
hayatı nasıl etkilemektedir? Yugoslavya'nın tarihinde barış içinde yaşanmış
uzun bir dönem var. Bu dönemde din farkı, kültür farkı gözetmeden insanlar aile
olabilmişler. Müslüman, Hristiyan
birbirine karışmış. Romanda bu da var. Önemli bir konu ancak, roman bunun
üzerinde durmaz. Böyle bir halkın arasına kim ayrılık tohumları ekti? Roman,
bunu tarihsel öfkeyle açıklıyor.
Yıllar önce Osmanlı İmparatorluğu Sırplara zulüm yapmış. Bu
zulüm, romana göre şimdi katliama dönüşüyor. Sosyalizm döneminde bu öfke neden
yoktu? Nasıl oldu da uzun yıllar barış içinde yaşandı. Roman bunu da tartışmaz.
Geçmişte ne olduğunun önemi yoktur. Barış dönemine değil, daha geri bir zamana,
Kosova savaşı zamanına gidilir. "Daha
sonra ne oldu?" sorusu sorulmaz. Tito döneminde herkes birbirine aynı ülkenin
yurttaşı gözüyle bakıyordu. Kimler oğlu babaya, babayı oğula düşman etti? Roman
bu sorunlara hiç değinmiyor. Neden? “Sosyalizmi tekrar kuralım” denilmesinden
mi korkuluyor? Devir değişti. Sosyalizmden vazgeçildi. Halklar kardeşçe nasıl
yaşayacak? Bir halkı diğer halka düşman göstermekten nasıl vazgeçilecek?
Çanakkale savaşı bile iki düşman tarafın birbirine yaptığı
iyiliklerle dolu. Tarih bu gerçeği görmezden gelemedi. İncir Kuşları romanında
sadece düşmanlık var. Neden? Sırplar, yalnızca Türk ve Müslüman olduğu için mi
Boşnaklara saldırdı. Onlara tecavüz ettiler. Hem de babalarının, kardeşlerinin
yanında. Karşı gelenleri öldüler. Kitapta,
katliamda ve tecavüzde sınır tanımayan korkunç bir Sırp halkı anlatılıyor.
Bunun kime faydası olacak? Biraz tarih bilenler şunu da bilir. Örneğin, 1915
Ermeni olayları yaşanırken bazı Türk aileleri, Ermenileri saklamaya
çalışmışlardır. Müslüman bir aile,
Hristiyan bir aileyi asker şiddetinden korumak için evine saklar. Hitlerin
soykırımında bile bu var.
Bir halkı baştan aşağı düşman göstermek bir romanın konusu
olmamalıdır. Sadece, insanı insana en iyi şekilde anlatan edebiyata, tiyatroya,
sinemaya sanat diyoruz biz. İnsanı insana düşman eden bir roman sanat
sayılabilir mi? Çok satabilir, çok okunabilir ama sanat olabilir mi? Romanın bir yerinde, tecavüze uğramış kadınlar
bir eve sığınır. Sırp bir aile onlara yemek verir. (domuz kulağıymış
yedikleri). Sabah olunca eve askerler dolar. Çünkü Sırp aile, kadınları Sırplara
ihbar etmiştir. Neden ihbar etmişler peki? Daha önce, (savaştan önce) bu
kadınlardan biri bu Sırp ailenin domuzuna taş atmış, domuzun ayağı kırılmış.
Aile bunu unutmamış. Böylece Sırp aile, Müslüman komşularından intikam almış
oluyor. (s.203)
Romanın ikinci yarısından itibaren Sırpların ne kadar
insanlık dışı yaratıklar olduğunu okuyoruz. Sadece kız çocuğuna annesinin
yanında tecavüz etmekle kalmazlar. Psikolojik işkenceye de tabi tutarlar. Önce,
şunu okursan "annene tecavüz etmeyeceğiz" derler. Okunacak metin
şöyledir. “Oh, Tanrı Slobodan, Büyük Sırbistan'dan bize bak ve bizi kutsa, bizi
kutsa ki, yıkansın kirli ruhlarımız, temizlensin pis inançlarımız,” (s. 202)
Okusan da tecavüzden kurtulamazsın, okumasan da…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder