Bu Blogda Ara

30 Eylül 2015 Çarşamba

İNCİR KUŞLARI ROMANINDA SAVAŞ NEDENLERİ

Yugoslavya nasıl bu hale geldi? Neden iç savaş çıktı? Daha önce kimse kimseyle kavga etmezken şimdi ne oldu? Mesele yalnızca Hristiyan - Müslüman çatışması mıdır? Emperyalizm, yenidünya düzeni bölgede nasıl bir oyun oynadı?  Dünya çapındaki yeni sömürü düzeninden halklar nasıl etkileniyor? Petrolün ve silahın sahipleri neden halkları birbirine düşman etmekte?  Yenidünya düzeni nedir?  Kapitalist düzen sosyal hayatı nasıl etkilemektedir? Yugoslavya'nın tarihinde barış içinde yaşanmış uzun bir dönem var. Bu dönemde din farkı, kültür farkı gözetmeden insanlar aile olabilmişler.  Müslüman, Hristiyan birbirine karışmış. Romanda bu da var. Önemli bir konu ancak, roman bunun üzerinde durmaz. Böyle bir halkın arasına kim ayrılık tohumları ekti? Roman, bunu tarihsel öfkeyle açıklıyor.
Yıllar önce Osmanlı İmparatorluğu Sırplara zulüm yapmış. Bu zulüm, romana göre şimdi katliama dönüşüyor. Sosyalizm döneminde bu öfke neden yoktu? Nasıl oldu da uzun yıllar barış içinde yaşandı. Roman bunu da tartışmaz. Geçmişte ne olduğunun önemi yoktur. Barış dönemine değil, daha geri bir zamana, Kosova savaşı zamanına gidilir.  "Daha sonra ne oldu?" sorusu sorulmaz. Tito döneminde herkes birbirine aynı ülkenin yurttaşı gözüyle bakıyordu. Kimler oğlu babaya, babayı oğula düşman etti? Roman bu sorunlara hiç değinmiyor. Neden? “Sosyalizmi tekrar kuralım” denilmesinden mi korkuluyor? Devir değişti. Sosyalizmden vazgeçildi. Halklar kardeşçe nasıl yaşayacak? Bir halkı diğer halka düşman göstermekten nasıl vazgeçilecek?   
Çanakkale savaşı bile iki düşman tarafın birbirine yaptığı iyiliklerle dolu. Tarih bu gerçeği görmezden gelemedi. İncir Kuşları romanında sadece düşmanlık var. Neden? Sırplar, yalnızca Türk ve Müslüman olduğu için mi Boşnaklara saldırdı. Onlara tecavüz ettiler. Hem de babalarının, kardeşlerinin yanında. Karşı gelenleri öldüler. Kitapta,  katliamda ve tecavüzde sınır tanımayan korkunç bir Sırp halkı anlatılıyor. Bunun kime faydası olacak? Biraz tarih bilenler şunu da bilir. Örneğin, 1915 Ermeni olayları yaşanırken bazı Türk aileleri, Ermenileri saklamaya çalışmışlardır.  Müslüman bir aile, Hristiyan bir aileyi asker şiddetinden korumak için evine saklar. Hitlerin soykırımında bile bu var.
Bir halkı baştan aşağı düşman göstermek bir romanın konusu olmamalıdır. Sadece, insanı insana en iyi şekilde anlatan edebiyata, tiyatroya, sinemaya sanat diyoruz biz. İnsanı insana düşman eden bir roman sanat sayılabilir mi? Çok satabilir, çok okunabilir ama sanat olabilir mi?  Romanın bir yerinde, tecavüze uğramış kadınlar bir eve sığınır. Sırp bir aile onlara yemek verir. (domuz kulağıymış yedikleri). Sabah olunca eve askerler dolar. Çünkü Sırp aile, kadınları Sırplara ihbar etmiştir. Neden ihbar etmişler peki? Daha önce, (savaştan önce) bu kadınlardan biri bu Sırp ailenin domuzuna taş atmış, domuzun ayağı kırılmış. Aile bunu unutmamış. Böylece Sırp aile, Müslüman komşularından intikam almış oluyor.  (s.203)

Romanın ikinci yarısından itibaren Sırpların ne kadar insanlık dışı yaratıklar olduğunu okuyoruz. Sadece kız çocuğuna annesinin yanında tecavüz etmekle kalmazlar. Psikolojik işkenceye de tabi tutarlar. Önce, şunu okursan "annene tecavüz etmeyeceğiz" derler. Okunacak metin şöyledir. “Oh, Tanrı Slobodan, Büyük Sırbistan'dan bize bak ve bizi kutsa, bizi kutsa ki, yıkansın kirli ruhlarımız, temizlensin pis inançlarımız,” (s. 202) Okusan da tecavüzden kurtulamazsın, okumasan da…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder