Bu Blogda Ara

30 Eylül 2015 Çarşamba

İNCİR KUŞLARI ROMANINDA KADIN SORUNU

Teyze İfeta, birçok yönden aslında olumsuz bir karakter olarak karşımıza çıkar. Roman, bunun farkında değil gibidir. Yapılan konuşmalar arka plandaki ilkelliğin açığa çıkmasına neden olur. İfeta, erkeklerden bir şey anlamadığı gibi, mesleğinden de bir şey anlamamıştır. Bir gün şöyle diyecektir. "Bir zamanlar tarihçi olma şansım varken, ben idealist bir hemşire olmayı yeğledim.” (s.107) Bu konuda samimi midir? Değilse niye böyle konuşmaktadır? Teyze’nin kardeşi de aynı fikirdedir. Hemşirelik yüzünden kardeşinin nişanlılarını bile elinde tutamadığından yakınarak şöyle der: “Bayramı, seyranı yok. Kızcağız çalışmaktan nişanlılarını dahi elinde tutamadı. Yine nöbeti var.” (s.113) şöyle devam eder. “… Erkekler ilgi ister. Kendini işine vereceğine biraz nişanlın olacak adamlara ver. Adamlar ne yaptı peki? Bundan ilgi görmeyince biraz ilgi gördükleri Boşnak kızların peşinden bir keklik gibi seke seke bir keçi gibi hoplaya zıplaya gittiler.” (s.114) Demek ki, evlenmek, bir erkeğe sahip olmak hemşire olmaktan daha iyidir. Neden? Aslında söylenmek istenen şu dur: "Kadının fıtratında evlenerek çocuk doğurmak vardır."
Devam edelim. Şu olay da ilginçtir. Bir gün abla Edina, ilgi duyduğu bir gence, "hayır" karşılığı verdiğini söyler. Genç de ona “Sen kendini ne zannediyorsun? Sanki peri padişahının kızı mısın? Bu kadar naz, inan ki ben de sabır bırakmaz” der. (s.119) Cevap nasıl? Beğendiniz mi? Neyse…  Suada, bunun üzerine Edina 'ya şöyle söyler. “…Bir insan yeteri kadar cesur değilse aşka bulaşmamalı, ağızdan çıkan bir söz de her şeyi silip bir kenara atmamalı.” (s.120)  Aşk, hayatın anlamı mı yoksa cesur olmayı gerektiren bir duygu mu? Suada devam eder. "Ben de cesur davranıp Tarık’a yıldırım aşkıyla tutulmuştum. İyi ki de cesur davranmışım.” (s.120)  
Burada nasıl bir ders var? Yıldırım aşkı yoksa aşk yoktur mu deniyor? Ya da yıldırım aşkı nasıl gerçekleşecek? Tek taraflı yıldırım aşklarını ne yapacağız? Böyle bir şey mümkün değil mi? Mesela Vukadin’in yıldırım aşkı işe yaramadı. Vukadin, romanın ilerleyen sayfalarında cesur davranarak Suada’nın peşini bırakmayacaktır. Aşk bunu da mı haklı kılar? Haklı kılmayacağını biliyoruz. Demek istediğim “aşk kavramına “ hatalı bir yaklaşım var. Roman, aşkı yaşayanların hayatını anlatmıyor aslında. Erkek kültüründe kendini kadın olmaya adamamış kadınları anlatıyor.
Bir örnek daha… Teyze Suada’yı yine şaka yollu erkekler konusunda bilgilendirecektir. “Ayrıca şunu unutma ki erkekler kalın ciltli kitaplardan değil, (donanımlı kadınlardan demek istiyor) çerez niyetine alıp okuyabilecekleri kitaplardan hoşlanırlar. Benim gibi ansiklopedik kadınlar, sığ düşünceli erkeklere ağır gelir. Bu yüzden de bizi başlarının üstünde taşıyamazlar. Çünkü içi boş bir kafanın üzerinde ağırlık taşıdığı nerede görülmüş.” (s.136) Teyze daha önce kendini ilkel kadınlara benzetmişti. Anne olmayı istemenin böyle bir şey olduğunu söylüyordu. Şimdi ise ansiklopedik kadın olduğundan şikâyetçi… Yani bilmiş kadın. Okumuş, birikimli kadın…

Aslında, Suada’nın kültürel değerlerinden bakıldığında Tarık’ın arkasına bakmadan çekip gitmesi gerekir. Suada, tecavüze uğrayan bir kadının kirletildiği inancına sahiptir. Defalarca tecavüze uğradığından namusunu kaybettiğini düşünür.  Müslüman bir erkeğe, onlarca (belki yüzlerce) erkekle beraber olmuş bir kadını eş olarak almak yakışmayacaktır. Türk filmlerini hatırlayacak olursak aslında böyle kadınların intihar etmesi beklenir. Bu defa senaryo böyle gelişmez. Bunun nedeni nedir? Bekli de Tarık’ın annesi (Sırp ve Hristiyan olan kadın) Duşanka’dır. Onun ve bütün Boşnak halkının aldığı kültürdü. Yani geçmişteki sosyalizm deneyimidir. Bu yüzden Duşanka Suada'yı bir şey olmamış gibi bağrına basar. Oğluyla tekrar bir araya gelmelerini sağlar. (s.300-301) Duşanka’nın kültüründe namus bacak arasında değildir. İnsanlar, dinlerine ve renklerine göre gruplara ayrılmaz. Sosyalizm bu tür anlayışları reddeder. Bu nedenle Duşanka'nın gözünde herkes insandır.  Ve bütün insanlar kardeştir. Roman bunu da görmez. Sadece Duşanka ile Suada’nın karşılaşmasına yer verilir. Bu sayede Suada Tarık'la evlenecek yuva kurabilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder